sanal kumar, bahis, şans, talih oyunları ceza davaları

Böylece, davacı askerlerin düşünceyi açıklama özgürlüklerinden yoksun bırakılması gibi bir sorun bulunmadığı, verilen cezanın sadece askerlere tanınan özgürlüğün kötüye kullanılması sonucunda meydana geldiği ve bunun da 10.maddenin ihlali anlamına gelmediği sonucuna varmıştır[637]. Askeri Yargıtay bir kararında [634]; “…Anayasamızın “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığını taşıyan 26 . Maddesinin ilk fıkrası, “bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” hükmünü içermekte olup, maddenin 2 . Fıkrasında bu hürriyetin sınırlanma şartları, son fıkrasında hürriyetin kullanılma usulünün kanunla düzenleneceği hususu yer almakta, konumuzla ilgili önem arz eden maddenin 3 . Fıkrasında ise, “haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlerin, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmayacağı” hükme bağlanmaktadır. Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere istinaden, ölçülülük ilkesi dahilinde ve Anayasa’nın sözüne, ruhuna, demokratik toplum düzeni ile lâik cumhuriyetin gereklerine uygun olarak kanunla sınırlanabileceği Anayasa’nın 13 . Maddenin II.fıkrasında özel sınırlama sebepleri sayılmıştır. Bunlardan askerî yükümlülük bakımından millî güvenlik, kamu düzeni, devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanmaması amaçlarıyla sınırlama hâlleri önem arz etmektedir. Buna paralel olarak İç Hizmet Yönetmeliği’nin 7.maddesinde astların üstlerini çekiştirip onur kırıcı sözler söyleyemeyeceği, hükmüne yer verilmiştir[630].

  • Hukukçular siyasette yer almamalı ve yaftalanmış yargı olmamalıdır.
  • Son olarak Türkiye’nin halen yürürlükte olan 1982 Anayasasıyla kurulan anayasa düzeninin temel nitelikleri ile bu nitelikler özelinde anayasa düzeninde bugüne kadar yapılan değişiklikler ortaya konulacaktır.

Genel kurulda seçimi, yönetim kurulunun on dört üyesinin seçiminden önce yapılan TFF Başkanı’nın görev süresi dört yıldır ve aynı kişi üst üste ya da aralıklarla en fazla üç dönem TFF Başkanı olarak seçilebilir. Başkan adayı olabilmek için Genel Kurul delegelerinin beşte birinin yazılı teklifi gerekmektedir. GSGM teşkilatının yönetim kademelerinde görev alanlar, bu görevlerinden asgari bir ay önce ayrılmış olmadıkları sürece, TFF Başkanlığı için aday olamaz, olsalar bile seçilemezler. Özerk federasyonların ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı GSGM  bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulu’na itiraz edilebilir. Tahkim Kurulu’nun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları “GSGM Tahkim Kurulu Yönetmeliği[69]” ile belirlenmiştir. GSGM merkez teşkilatı[57], ana hizmet birimleri[58], danışma ve denetim birimleri, yardımcı birimler ve bağlı birimlerden oluşmaktadır. Maddesinin ikinci fıkrasında[60], Merkez Ceza Kurulu’nun[61] doğrudan[62] ya da itirazen[63] verdiği kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır. 1936 yılında Ankara’da toplanan TİCİ Genel Kurulu, teşkilatın adını Türk Spor Kurumu’na çevirmiş, merkezini Ankara’ya taşımış ve kurumun doğrudan Cumhuriyet Halk Fırkası’na bağlanması için parti başkanlığına öneride bulunmuştur. Bu önerinin kabul edilmesiyle Türk sporu, 15 Nisan 1936 tarihinde siyasi bir partiye bağlanmıştır. Parti il başkanları aynı zamanda Kurum’un illerdeki temsilcileri olmuş, yurt sathındaki tüm sporcuların da Cumhuriyet Halk Fırkası’na üye olmaları istenmiştir. 29 Ekim 1936 günü Türkiye genelindeki tüm sporcular Türk ve parti bayraklarıyla resmi geçit yapmışlar ve törenlerle partiye üye olmuşlardır[42]. Ülkemizde futbol, ilk olarak, 1890 senesinde İzmir’de ticaret ile uğraşan İngiliz ailelerinin kendi aralarında Bornova çayırında yaptıkları karşılaşmalarda görülmüştür[31].

Disiplin amiri kendisi soruşturma yaptığında, disiplin suçuyla ilgili tanık dinleyebilir ve gerekli yazılı delilleri toplayabilir. Neticesinde failin savunmasını alıp disiplin cezası verebilir. Ayrıca bir disiplin suçunun her hangi bir soruşturma yapılmadan da kanıtlanabilmesi mümkün ise, doğrudan failin savunması alarak disiplin cezası da verebilir[340]. Hatta bu şekilde hareket etmesi daha isabetli bir uygulama olur[341]. Ancak örneğin memurun 2 gün görevine gelmemesi gibi objektif nitelik taşıyan bir olayın ayrıca araştırılması gerektiğini söylemek, disiplin suç ve cezalarının işlevini göz ardı etmek olur[343]. TSK’da çalışan Devlet memurlarının 657 SK’da düzenlenen disiplin suçlarını oluşturan fiilleri, bizzat tanık olunması, teftiş ve denetim faaliyetleri sırasında ortaya çıkarılması, şikayet, ihbar veya basın gibi çeşitli yollarla öğrenilmesi mümkündür. Öğrenilen disiplin suçunun, işlenip işlenmediği, işlenmişse işlenme yeri, zamanı, işlenme şekli gibi hususların tespit edilebilmesi ve ayrıca suçlama konusunda ilgilinin savunmasının alınabilmesi için usulüne uygun şekilde bir soruşturma yapılması gerekir. Ancak, kimi durumlarda teknik anlamda bir soruşturma yapılmadan önce de belirtilen konulara ilişkin olarak bir ön inceleme ve araştırma yapılması gerekli olabilir. Yapılan bu inceleme ve araştırma sonucuna göre soruşturma açıp açmamaya karar verilir[332].

Cumhurbaşkanının adaylık ve seçimine ilişkin Anayasa m.101’de ayrıntılı bir düzenlemeye yer verilmiş, milletvekili seçilme yeterliliği ise Anayasa m.76’da belirtilmiş, Anayasa m.75’de ise TBMM’nin genel oyla seçilen 600 milletvekilinden oluşacağı ifade edilmiştir. Yargı Paketiyle, çeşitli kanunlarda önemli değişiklikler yapılması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada; özellikle sayılı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 6102 sayılı Ticaret Kanunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan önemli değişiklilerin belirtilmesi ve bazı sorunlu konuların ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu yazımızda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama kararının yüze karşı okunması, yani tefhim suretiyle kararın öğrenilmesi, gıyapta ve tebliğ suretiyle tutuklama kararının verilip verilemeyeceği ele alınacaktır. İşbu yazımızda, Türk Ceza Kanunu m.54’de düzenlenen eşya müsaderesi ile suça konu eşyanın iyiniyetli üçüncü kişiler tarafından elde edilmesi dahil bazı sorunlar incelenip değerlendirilecektir. Yeri geldikçe paribahis müsaderesini tanımlayan TCK m.55’e de değinilecektir. 15 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 15. Maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a toplam sekiz fıkradan ibaret Geçici 10. Yargı Paketi Taslağı” olarak bilinen Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 76, 105/A, 108, Geçici m.1, Geçici m.10 hükümlerinde değişiklik yapılması ve Geçici m.11 olarak Kanuna yeni madde eklenmesi öngörülmektedir. Ayrıca; hükümlüye vasi atanması ile ilgili olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.407 ve 471’de yapılan değişiklikler de, cezaların infazını ilgilendiren hükümlerdir. Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir. İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir.

Vergi kanunlarında düzenlenen para cezalarını da idari para cezaları içinde değerlendirmek gerekir. Çünkü, bu cezalarda da; ceza idarece verilmekte olup, sadece parasal bir ceza olarak uygulanmaktadır. Ancak muhatabı herkes olmayıp, vergi kanunlarında öngörülen faaliyetleri yapan mükelleflerdir. Ayrıca fiil kamu düzeninin ihlal edici fiil olmayıp, vergi düzenini ihlal eden fiildir. Disiplin cezalarının denetim mercii olan AYİM’nin yapısı ve işleyişindeki aksaklıklar, 5982 sayılı Kanun hükümleri de göz önüne alınarak giderilmelidir. Bu kapsamda, öncelikle Başsavcılık düşüncelerinin taraflara tebliği sağlanmalıdır. Her ne kadar    AİHM Hüsnü Yavuz/Türkiye kararında AYİM’de görevli subay üyelerin bağımsızlığını Sözleşmeye uygun bulmuş ise de, subay üyelerin görevleri sonunda tekrar TSK kadrolarında görev yapacakları dikkate alındığında bu durum davacılar üzerinde ciddi endişe kaynağı olmaktadır. Kanaatimizce AYİM’de görevli subay üyeler ya kuruldan çıkarılmalı ya da bir daha idareye dönmeyecek şekilde emekli olana kadar atanmalıdır. Danıştay, hukuka uygun idari işlemlerden dolayı idarenin kusursuz sorumluluğunu tespit ettiği hallerde, çok kere esasını belirtmese de, tazminata hükmetmektedir. 1602 sayılı Kanunun “Dava Açma Süresi” başlığını taşıyan 40. Maddesinde; “…Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde 60 gündür.

İkinci olarak mahkemenin, şüpheliye isnat edilen eylemin seri usul kapsamında olduğunu tespit etmesi gerekmektedir. Bu iki yasal şartın gerçekleştiğini belirleyen mahkemenin, C. Savcısı tarafından kurulan hükmü kabul etmekten başka bir yetkisi bulunmamaktadır. Mahkeme yalnızca, şüphelinin iradesinin geçerliğine ilişkin koşulda veya suçun seri usul kapsamında olmadığı takdirde talebi ret edebilmektedir. Öte yandan Anayasa’nın anılan maddelerinde düzenlenen yargı yetkisi ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi ile 38. Maddesinde düzenlenen masumiyet (suçsuzluk) karinesi arasında yakın bir ilgi bulunmaktadır. Dolayısıyla bu şartlar sağlanmadan verilen mahkûmiyet kararı ile kişilerin suçlu ilan edilmesi Anayasa’nın 38. Maddesi kapsamında yeniden hüküm tesis etmek suretiyle yaptırıma müdahale etme imkânını ortadan kaldırdığı ve bu durumun mahkemenin yargı yetkisinin kısıtlanması sonucunu doğurduğu açıktır. Öte yandan hâkimin maddi gerçeğe ulaşarak kesin hüküm niteliğinde karar verme yetkisinin tam olarak varlığından söz edilebilmesi bakılan davada gerekli olan tüm unsurların hâkimin vicdan süzgecinden geçirilmesi ile mümkündür. Davada sonuca ulaşmayı sağlayan olguların varlığını, hukuka uygunluğunu son evrede takdir edebilecek yegâne süje hâkimdir. Maddeleri, yargı yetkisinin mahkemelerce serbest, noksansız ve vicdani kanaate uygun olarak kullanılmasını zorunlu kılar.

(4) Disiplin kurullarının yetkisine giren birliklerde bu Kanunda yazılı nitelikte başkan ve üye yoksa veya mevcut olanların görevlerini yapmalarına kanuni engeller bulunursa, uygun nitelikte başkan ve üyelerin seçimi ve görevlendirmesi için en yakın kıta komutanı veya askeri kurum amirine başvurulur. 2) Bu Kanuna göre hizmetten men cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir. (1) Askeri öğrenciler hakkında, bu Kanuna aykırı olmayan özel kanunlarındaki hükümler saklıdır. (8) Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli statü ile görev yapan personelin sözleşmelerinin feshine ilişkin özel kanunlarındaki hükümler ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma ve çıkarmaya ilişkin diğer kanunlarda düzenlenmiş hükümler saklıdır. (1) Amirlerin; maiyetine hatalarını göstermesi, maiyetini eleştirmesi, sözlü veya yazılı olarak ikazı disiplin cezası sayılmaz. (1) Maiyetinden birinin disiplinsizlik teşkil edebilecek bir fiilini veya mesleğe aykırı tutum ve davranışını herhangi bir şekilde öğrenen disiplin amirleri, olayın araştırılması gerektiğine kanaat getirirse, yazılı olarak görevlendireceği soruşturmacılar vasıtasıyla ya da şahsen disiplin soruşturması yapar.